Cuma, Haziran 23, 2006

el çabukluğu

http://www.netcolic.com/videos/theglasstrick.htm

Pazartesi, Haziran 05, 2006

ben



http://img59.imageshack.us/img59/4378/ben9sv.jpg

Perşembe, Haziran 01, 2006

İyi bir sunum için 10 kural

http://www.pclabs.gen.tr/ adresinde okuduğuma göre
İyi bir sunum için nelere dikkat etmeli? İşte size birkaç tüyo!

1) Sunumdan önce kendinizi topluluğa kısaca tanıtın. Nerede okudunuz, nerede o işe başladınız, nasıl ilginizi çekti, vs vs. Bu toplulukla aranızda bir bağ kurulmasını sağlar, bir iletişim kanalı otomatik olarak açılır. Akademik hava koklamış kişilerce düzenlenen seminerlerde ekseriyetle bir oturum başkanı tayin edilir ve o sizi kısaca tanıtır ama böyle birisi yoksa siz gereğini yapın. İhmal etmeyin. Sunuma gelen herkes sizi tanıyor mu zannediyorsunuz? (20dk’dan kısa sunumlarda 1-2 cümleyi geçmeyin)

2) Sunumdan önce mutlaka ama mutlaka seyircili prova yapın! Kim oldukları önemli değil, sadece sizi dinlesinler kafi. Bu sayede konuya, slaytların sırasına ve ne kadar süre harcadığınıza hakim olursunuz. Bir provadan sonra sunum performansınızın nasıl arttığına siz de şaşacaksınız.

3) Asla sunumda söyleyeceğiniz tüm lafları copy-paste edip perdeden bunları tek tek okumayın! Örnek bir slaytta sadece ana hatlar yazıyor olmalı. Slaytı metinle doldurup bir de bunları perdeye bakıp tek tek okuyarak kendinizi küçük düşürmeyin. Burada yabancı bir sitede kullanılan “sunum dosyanızı teleprompter gibi kullanmayın” lafını tekrar etmekte fayda var :) Düşünün, zaten uzun olan bu blog mesajını alsam tek bir slayta kopyalayıp-yapıştırsam ve yüzümü perdeye çevirip kelime kelime bu metni okusam nasıl olurdu? Böyle bir hataya düşmeyin.

4) Sunuma kimler gelecek? Bilgi düzeyleri nedir? Sunum dozajını bu parametrelere göre ayarlayın, milleti uyutmayın, emeğinizi rezil etmeyin :) Yaptığınız işe büyük bir hevesle bağlı olduğunuzdan ne var ne yoksa sunmak istiyor olabilirsiniz, ama inanın dinleyiciler buna hazır olmayabilir ve aşırı doz geri tepebilir.

5) Görünüm çok önemli değil ama sırıtan bir şeyler giymemeye özen gösterin. Biryantinli saçlar, yakası bağrı açık altın kol düğmeli bir gömlek vs gibi felaketlerden kaçının, maça 2-0 yenik başlamayın. Sizi izleyenler kendini beğenen bir tip olduğunuzu sanmasın, antipati duymasın.

6) Slaytları numaralandırın, 21/45 gibi hem o anki slayt numarasını hem de toplam adeti gösterecek şekilde izleyicilere bilgi sunun. Böylelikle daha ne kadar sabretmeleri gerektiğini kestirebilsinler. Bu işlemi sunum yazılımları otomatik yapıyor, üşenmeyin. Bilmiyorsanız buyurun; forumlarda cevaplayalım. Hatta bir de sunum içine gömülebilen kronomotre makrosu var ama en son hatırladığım ücretli olduğu idi(evet 30 günlük deneme sürümü varmış).

7) Lütfen MS Office’in Ataç karakteri gibi komik clipartlar kullanmayın. Modaları çoktan geçti. Comic Sans gibi komik ötesi fontları da kullanmayın. Estetik eksiği olan grafik öğeleri sunumdan silin atın. Yanar döner grafiklerden, aşırı sayfa animasyonlarından ise şiddetle kaçının. Arka plan rengine ve onun üzerine yazdığınız metnin rengine özen gösterin, hiç beceremiyorsanız beyaz üstüne siyah yazın bitsin gitsin.

8) Çok küçük font kullanmayın! Sakın! Kod içeriğini vesaireyi gösterecekseniz zoom özelliği olan bir yazılım kullanın ki en arkada oturanlar da metni okuyabilsin. Mesela Linux’ta Kate kullanın.

9) Sunum süresi: 15-20 dk en ideal süredir. Derin olmayan bir konuda 20 slayt bu sürede prova yaptıysanız mis gibi sunulabilir. Ama detaylı bir konu anlatıyorsak ve oturumu düzenleyenler bize süre verdilerse ne olacak? 45 dakikayı aşmayın. Aslında sadece maksimum 20 dk ilgilerini size odaklayabilirler ya neyse…İnsanlar bunun üstünde size sabredemez. Elbette bazı istisnalar var ve bazı taktikler ile 1-2 saat sıkılmadan dinlemelerini sağlayabilirsiniz:
- Esprili bir anlatım, slayttakinden bağımsız bir konuyu gündeme getirmek
- Konu içeriğinin iyi anlaşılmasını sağlayacak günlük yaşamdan seçilmiş basit benzetme ve örnekler.
- Multimedya, fotoğraf, illüstrasyon içeren slaytlar (aynen film sunulan otobüs yolculuklarının insana kısa gelmesi gibi). Aman ha; sesli videolardan kaçının. Başı ağrıyan birisi bunu yazıyor :) Kesinlikle bir terslik çıkar sesi kimse duymaz.
- Anlattığınız şeyin pratik uygulamalarını göstermek. Mesela, AJAX anlatıyorsanız ve laf uzadıysa bahsettiğiniz örneğin gerçek bir uygulamasını göstermek için sunumdan çıkıp tarayıcınıza başvurun
- Hata yapın :) Örneğin bir kod sunuyorsanız, bırakın ilk seferde çalışmasın. İzleyenler bu sayede size tekrar odaklanırlar ve hatanızı sizinle birlikte aramaya kalkarlar.
- 2 yönlü “full duplex” iletişim. Anlattığınız konu ne kadar ilgi çekici ve uyku kaçırıcı da olsa seyircilerinizin de sunumda ses çıkartmalarına müsaade edin, onları özendirin. İstedikleri yerde soru sorabilsinler(ama vakit alacak soru soranlara müdahale edin, cevabı sonra vereceğinizi söyleyin). İzlemeye gelenlerin gözlerine bakmayı ihmal etmeyin. Onlara sorular yöneltin.

10) Tam hakim olmadığınız bir konuda sunum vermekten kaçının. Cevabını veremeyeceğiniz soruları kalkıp sunumunuza eklemeyin. Ve yavaş tempo ile masal anlatır gibi konuşmayın, canlı ve hızlı konuşun.
Ve yardımcı olabileceğini düşündüğüm ek notlar:

- Sunumun en başında sunumun bir kopyasını internete koyacağınızı belirtin. Internete koyamayacağınız bir içerik ise bunu da belirtin.
- Çalışmanızla ilgili materyali, tablo ve grafikleri el altında bulundurun. Birisi sorar, lazım olur, sunuma koymanız gerektiğini hatırlarsınız veya laf bir şekilde oraya gelir.
- İlk slaytlardan birine “içindekiler” başlığı ile sunumda izleyeceğiniz rotayı ve ana başlıkları sunun.
- Sunumunuzu kayıt edin :) Böylelikle nerelerde hata yaptığınızı ve konuşmanızın nerelerini düzeltebileceğinizi görebilirsiniz. Bir mp3 çalar kafi.
- Sunumdan önce masaüstünüzü ve Flash Diskinizi temizleyin; Splash screen’deki Lisanslı kullanıcı hanesinde “Ali Baba” yazmadığına emin olun :) Böyle yazıyorsa bari PDF yapın, onu sunun.
- İlk defa bir kitleye sunum yaptığı her halinden belli olan bir “acemiyi” gördüğünüzde ona destek çıkın, işini kolaylaştırın :) Sunumdan sonra yaptığı hatalar varsa özel olarak kendisine fısıldayın.
- İşin erbabının güzel sunumlarını internetten çekin ve dersler alın. Profesyonel firmaların (mesela Nokia, Novell gibi) veya işin erbabının sunum slaytlarını yine internetten çekip kullandıkları fontlara, imajlara, slaytlarının yapısına dikkat edin. İşte size birkaç örnek sunum linki ama doğrusu “aştıkları” için taklit edin diyemem:

http://lessig.org/freeculture/
http://www.identity20.com/media/OSCON2005/

Sunum organizatörlerine notlar

- Havalandırmaya dikkat edin. İnsanlar bulundukları ortamın ne kadar havasızlaştığını farkedemez, klimanız yoksa camları açın, bir şeyler yapın uyanık kalmalarına katkıda bulunun :) Örneğin LKD şenliğindeki bazı arkadaşlar arada salonlara girip gerekiyorsa camları açıyorlardı, bilinçli bir hareket miydi bilmiyorum.

- Deprem, yangın, elektrik kesintisi gibi olaylara karşı önlemleriniz tam olsun.

- Salonlarda saat bulundurun. Mümkünse oturum başkanı tayin edin, konuşmacıya ne kadar süresi kaldığını bildirin. Laf çok uzarsa, sorular fazlalaşırsa müdahale edin.

- İnsanların istedikleri saatte çıkabilecekleri bir ortam sağlamaya gayret edin. Kapı salonun arkasında olmalı ki insanlar sunucuyu rahatsız etmeden veya moralini bozmadan (!) salonu terkedebilsin. En önemlisi geç kalanlar utanmadan içeri girebilsin! LKD bu konuda da başarılı idi: ilk günden sonra arka kapıların kullanılmasını özendirmek için yazılar astılar.

- Kablosuz ağ bağlantısı temin edin! Sunucudan izin almadan sunumun videosunu çekmeyin, internette yayınlamayın.

- Ses sistemi temin edin! Sesi kısık çıkan sunuculara ve onları dinleyenlere kıyak geçmiş olun.

- Lazer işaretleyici bulundurun.

- İsteyenin kendi cihazından sunum yapmasına imkan sağlayın. Powerpoint’in sunuma gömülmüş dosyaları neden oynatmayabileceğini ve bunun nasıl düzeltileceğini bilin :)

Son not: Powerpoint bazen iletişim aracı olacağına aksine iletişimi engelleyici, detayların gözden kaçmasına neden olan bir araç olabilir; NASA’nın Columbia mekiğini kaybetmesinde Powerpoint’in de payı olabileceğini söyleyen uzmanlara kulak asın; en önemli noktalar bazen sunumun içinde kaybolur gidebilir. Linkte değinilen Peter Norvig’in Gettysburg örneğini kendimize çevirirsek Nutuk’un Powerpoint ile sunulduğunu düşünün. Olacak iş mi? Özetle sunum/konuşma eşit değildir PowerPoint. Kullanmaya mecbur değilsiniz, iyi bir sunum için muhtaç değilsiniz. Karar sizin.

İyi bir blog mesajı için 10 kuraldan “lafı kısa tut” maddesini çiğnediğimin farkındayım :) Size parlak sunumlar diliyorum!